Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eski Rektörlerinden, İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akdemir, ‘Kentsel Dönüşüm, Markalaşma, Karabük ve Çevresi Deprem Afet Zirvesi’nde yaptığı konuşmada STK’lar ve deprem ilişkilerinden bahsettiği konuşmasında 2 yeni bakanlık önerisinde bulundu.
Tüm Bürokratlar ve İş İnsanları Konfederasyonu (TÜMBİKON) ve Karabük Dernekler Federasyonu (KARDERFED) Genel Başkanı aynı zamanda CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay öncülüğünde Safranbolu’da organize edilen ‘Kentsel Dönüşüm, Markalaşma, Karabük ve Çevresi Deprem Afet Zirvesi’ne Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eski Rektörlerinden, İstanbul Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akdemir konuşmacı olarak katıldı.
“Sivil toplum kuruluşlarının da devreye alınması gerekiyor”
‘Sivil Toplum Kuruluşlarının Misyonu ve Afet Yönetimi’ konulu konuşmasında STK’ların önemine vurgu yapan Prof. Dr. Ali Akdemir, afetlerde STK’ların da devreye alınması gerektiğini ifade ederek, “Devletin ve özel sektörün yanı sıra sivil toplum kuruşlarının çok önemli olduğunu fark etmemiz gerekiyor. 6 Şubat Depreminde de sivil toplum kuruluşlarından belirli oranda yararlandık, belli oranlarda yararlanamadık. Dolayısıyla o da gösterdi ki iyi bir ders verici niteliktedir diye düşünüyorum. Devletin ve özel sektörün yanına sivil toplum kuruluşlarını uyumlu bir şekilde monte etmediğimiz takdirde gerçekleştiği zaman devasa sorunlar ortaya çıkartan afetlerle başa çıkmamız asla mümkün değil. Devlet asla yetemeyecektir. Yerel yönetimler de yetemeyecektir. Dolayısıyla burada bir anlaşmanın, bütünleşmenin olması için sivil toplum kuruluşlarının da devreye alınması gerekiyor.” dedi.
“Krizi çözelim derken biz krize neden oluyoruz”
Sivil toplum kuruluşlarının toplumun tamamı demek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akdemir bir olumsuzluk olduğu zaman topyekûn o olumsuzluğun çözülmesine katkı vermek için halkı ancak sivil toplum kuruluşları aracılığıyla organize edilebileceğini dile getirerek, “Sivil toplum kuruluşlarını kategorize ettiğimiz zaman, envanter elimizde olduğu zaman valilik, kaymakamlık, belediye başkanlığı marifetiyle onları sorunun çözümüne kanalize edebiliriz. Çünkü kimi zaman olanaklarınız vardır. Organizasyonunuz yoktur. koordinasyonunuz yoktur. 6 Şubat depreminde olduğu gibi. Kimi zaman da yoktur, yoksulsunuzdur. Biz gördük ki olanaklarımız var. İnsani olanaklarımız var, kapasitemiz var. Yardım etmek istiyoruz ama koordinasyon yok. Çünkü krizi çözelim derken biz krize neden oluyoruz. Sivil toplum kuruluşları gerçekten çok elzem.” dedi.
“Sivil Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde hazırlık yapmamız gerekiyor”
Devlet, özel sektör, yerel yönetimler ve STK’lar olmak üzere 4 tane aktör olduğunu ifade eden Akdemir, “6 Şubat 2023 Depremi ders niteliktedir. 11 ili etkileyen depreme devlet ve yerel yönetimlerde yetişememiştir. Burada bir suçlama yok. Burada bir reel durum tespiti var. Yetemez çünkü olağanüstü bir gelişme oluyor. Sizin orada başa çıkmanız söz konusu olmuyor. Başa çıkamamanın iki nedeni var. Bir olanaklar yetersiz, iki koordinasyonsuzluk var. Hazırlıksız var. STK’ları devreye alalım mı almayalım mı diye değerlendirme yapıyoruz. Krize müdahale ederken biz krize sebep oluyoruz. Kriz yönetimi krize neden oluyor. Bu da doğal belli oranda. Bunun için hazırlık yapmamız gerekiyor. Sivil Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde hazırlık yapmamız gerekiyor. Arama kurtarma, gıda dağıtımı, yiyecek dağıtımı, çadır dağıtımı ve sonrasında oradaki çocukların eğitimini planlamak ayrı bir yetkinliktir. O zaman hem öncesi hem sırası hem de sonrası için uzmanlaşacak sivil toplum kuruluşlarından yararlanmamız gerekiyor ya da bu tarz misyonları üstlenecek yeni sivil toplum kuruluşları kurmamız gerekiyor. Çünkü devletin misyonu belli, çok geniş her şey. Özel sektör keza öyle. O zaman sivil toplum kuruluşlarının bu konuda çok dinamik, çok çevik olması gerekiyor. Gerçekten de öyle olan sivil toplum kuruluşlarımız var. Hem koordinasyonu sağlayacak hem de olanak yaratacak STK’lara ihtiyacımız var. Çok yardım etmek isteyen insanlar oldu. Yardım eden STK’larımız oldu ama işte organizasyonsuzluktan, plansızlıktan, koordinasyonsuzluktan sorunlar yaşadık. Sorunları yaşamamız da mümkün değil. Türkiye’de STK’larımız çok sorumlu davrandı.” dedi.
“İki tane bakanlık öneriyorum”
İki tane temel bakanlık önerdiğini söyleyen Akdemir, “Bakanlıklar muhtevasının içine yeni iki bakanlık öneriyorum. Son 22 yılda hakikaten gerektiğinde bakanlıkların bazıları kapatıldı, yeni bakanlıklar açıldı. Dünyada da örnekleri var. Riski ve krizleri yönetebilmek için örgüt yapıların oluşması gerekmektedir. Her defasında beklenmedik olağanüstü sorunlar nedeniyle devletin yetişemem sorunsal hale gelmiştir. Problematik hale gelmiştir. Bakınız bu bağlamda risk ve kriz öncesi, afet sırası ve afet sonrası çalışmaları koordine etmek için Krizler Bakanlığı ve STK’ları bütün potansiyeliyle değerlendirmek için STK’lar Bakanlığı öneriyorum.” dedi.
“Krizler Bakanlığı”
Prof. Dr. Akdemir önerdiği Krizler Bakanlığı ile ilgili olarak, “Risk yaşamımızda neredeyse her gün yaşadığımız konu. Krizler Bakanlığı’nın Rusya’da Acil Durumlar Bakanlığı ismiyle örneği var. Risk ve Krizler Bakanlığı muhtevası doğal ve sosyal hayatın yanı sıra patlama ve yangın riski olan tesisleri de kapsamaktadır. Yangınlar özellikle orman yangınları da yine tekrarlı olarak karşımıza çıkıyor ve her defasında yine yetişemiyoruz. Yine organizasyon sorun oluyor. Koordinasyon sorunu oluyor. Dolayısıyla bunları önceden planlayacağız. Hazırlık yapmanız gerekiyor, hazırlıklı olmanız gerekiyor. ‘Önlem mi, tedavi mi çok maliyetlidir?’ diye sordukları zaman hep ‘Tedavi daha pahalıdır.’ yanıtı çıkıyor. O zaman önleyici olmamız gerekiyor. Tabii ki sırasında da, sonrasında da müdahale etmemiz gerekiyor. Ama bunun için bir bürokratik yapı lazım. Bunun için de organizasyon lazım ve hatta bakanlık lazım. Türkiye’de bunun olabileceğini düşünüyorum. AFAD çok etkili bir kuruluş olarak ortaya çıkmış durumda. Ona itirazım yok ama AFAD’ı da bünyesine alan İçişleri Bakanlığı’ndan bağımsız hale getirilen bir bakanlık mutlaka kurulmalıdır diye düşünüyorum.” dedi.
“Sivil Toplum Kuruluşları Bakanlığı”
STK’lar dendiğinde 5 başlık altında toplandığını dile getiren Akdemir, “Sivil Toplum Kuruluşları dediğimiz zaman dernekler, vakıflar, odalar, sendikalar ve kooperatifler. Bunların hitap ettiği nüfus gerçekten çok geniş. Amerika’da, Avrupa’da, gelişmiş bir ülkeyi örnek alırsanız toplumun tamamının STK’lar içinde olduğunu görürsünüz. Özel sektörün içinde olduğu kadar, devletin içinde olduğu kadar toplumun tamamı aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının içinde ve sivil toplum kuruluşlarının içinde yer almalıdır.” dedi.
Oluşturulacak STK Bakanlığı’nda bakanlık yapısının dernekler, vakıflar, odalar, sendikalar ve kooperatifler halinde 5 başlıkta toplanabileceği gibi alanlarına göre de değerlendirilebileceğini ifade eden Akdemir, “İkinci bakanlığı da mutlaka devreye almamız gerekiyor. Bütün bunların çözülmesiyle bizim sorunları çözeceğimizi düşünüyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Akdemir, katılımcıları 1-3 Kasım 2024 tarihinde İstanbul Arel Üniversitesi ev sahipliğinde düzenleyecek oldukları 3. Örgütlerin Yönetimi Uluslararası Kongresi’ne davet ederek konuşmasını sonlandırdı.
Kaynak: S. Oğuzhan Doğan
Akdemir, STK ve deprem ilişkisinden bahsederek 2 yeni bakanlık önerdi